28.09.2012

zamanında kırşehir'e düşmüştü yolum


Bir kaç sene önce yolum Kırşehir'e düşmüştü topu topu iki saatliğine. Bir bozkır kasabası işte. Tek özelliği Neşet Ertaş'ın memleketi olmasıydı. İtiraf edeyim türkü sevmem. Neşet Ertaş diyince de öğrenciyken evinde içtiğim arkadaşlar geliyor; bol bol dinlerlerdi rakı sofralarında.

Bir de bu sahne geliyor aklıma. Defalarca dönüp dönüp izlemiştim. Ne diyelim toprağı bol olsun...

24.09.2012

bangkok güncellemesi

Zamanında şöyle bir Bangkok yazısı yazmıştım, 3 yıl aradan sonra ekleyeceklerimi de buraya yazıyorum. Belki birisi faydalanır.

O zaman Chatuchak pazarına gidememiştim sonrasında iki kere denk geldim: şüphesiz ki mutlaka görülmesi gereken apayrı bir dünyadan bahsediyoruz. Bir şey almasanız bile tavukla sanat eserini, çakma çantayla çiçeği yan yana satan bu dehlizler deryasına ucundan da olsa bulaşın. Pazarlık serbest...

Nihayet görebildiğim yerler arasına Çin mahallesini de katıyorum. Bir ucundan diğerine yürüyünce her türlü karmaşa, gürültü, renk mevcut. Ama buranın esas olayı yemekleri. Sokakta bin bir türlü yemeği bulabiliyorsunuz amenna ama bir köpekbalığı yüzgeci olsun bir kırlangıç yuvası olsun başka yerlerde bulamayacağınız yemekler. Bununla birlikte havanın kararmasıyla birlikte Soi Texas denilen sokağın girişine karşılıklı iki adet tezgah kurulup masalar atıyor kaldırımlara. Tok olsanız bile mangalda pişen deniz mahsüllerinin kokusuna pek kolay hayır diyemiyorsunuz. Nitekim iki akşam da oradaydık, mutluyduk. Ayrıca evet, köpekbalığı yüzgeci çorbası içtim.

Görülecek tapınaklar arasına sadece Wat Saket'i ekleyebiliyorum. Nispeten sakin bir bölgede yapay bir tepeye kurulmuş bir tapınak. Tepesine çıkınca da Bangkok sıcağında harika hissettiren bir esinti ve şehir manzarası var.

Artık nihayet havalimanından şehre raylı sistem mevcut. En alt kata inip biri ekspres diğeri normal iki hattan birisiyle Siam bölgesine kadar gidebiliyorsunuz. Ederi de 45-100 Baht arası değişmekte. Böylece taksicilerle ve trafikle cebelleşmeme imkanı var artık.

Bu gidişimde Khlong Saen Saep kanal sistemini de kullanma imkanı buldum. Chao Phraya kadar manzaralı ve kullanışlı olmasa da Siam'dan tarihi bölgeye gidiş için kullanılabilir.

Tahmin edileceği üzere bu sefer Siam'da kaldım. Skytrain'e yürüyerek 5 havalimanı raylı sistemine 10 dakika mesafede. Önünden taksiye binince her yere ulaşım kolay. Otelin fiyat kalite oranı gayet yüksek. Aklınızda bulunsun. Ha bu arada Khao San'da oda fiyatları  hala ucuz, etraf curcunalı, yemekler kötü ve pahalı; zaten Tayland'ın genelinde geçen seneki sel felaketi ve Baht'ın Dolar karşısında değer kazanması neticesinde fiyatlar artmış, aklınızda bulunsun.

18.09.2012

qatar airways

Bangkok güncellemesi yazısından önce Katar Havayolları ile ilgili bir yazı yazmam gerekiyor kesinlikle. Uçak bileti için 2 ay öncesinden araştırmalara başladığımda önce THY millerini kullanmayı düşündüm ama her nedense o kadar süre önce harekete geçsem de limitli ekonomide yer kalmadığından 90 000 mil gibi bir eder çıktı karşıma; vergiler de cabası. Özellikle Garanti Bankası'nın son katakullisinden dolayı alışverişten mil kazanmak imkansız hale geldiğinden kim kaybetmiş ki o kadar mili ben bulayım (bu mesele da zaten ayrı bir yazı konusu olmayı hak ediyor). Zaten rötarlarla bezdiren THY'ye grev meselesi yüzünden de kıl olduğum için olabildiğince bulaşmamaya çalışıyorum.

Bu aşamada aktarmalı uçuşlara bakmak gerekti ve hem fiyat hem tarih hem de aktarma süresi açısından bakıldığında Qatar Airways rakipleri Ettihad ve Emirates'i geride bırakarak beni Bangkok'a uçurmaya hak kazandı. Bunu yaparken de THY'nin 2300 TL dediği bilete 1500 TL diyerek ilk aferini benden kaptı.

Qatar Airways adı üstünde Katar devletine ait bir şirket. Emirates'in sağladığı başarıyı takip eden Körfez ülkelerinin kurduğu havayolu şirketlerindne birisi anlayacağınız. Fakat kendileri iki yıldır Skytrax ödüllerini toplamakta. Doha'yı da bir aktarma merkezi olarak kullanıp dünyanın bir çok noktasına, özellikle de Asya'ya uçmakta.

Neyse biz de bir cumartesi akşamı kendilerinin dış hatlardaki diğer uçakların yanında cüce gibi kalan bir uçağıyla yola çıktık. Bir kere kabin içi hizmetleri harika. Dünyanın dört bir yanından topladıkları hosteslerle hizmet veriyorlar, uçağa bindiğiniz andan itibaren eğlence sistemi açık ve kulaklıklar koltuklarda sizi bekliyor, bol bol dizi-müzik-film seçeneği var, yemekler güzel, içkiler çeşitli, THY gibi kafa şişren anons ve videolar yok...

Kendileri ile ilgili söylenecek tek olumsuz yan Doha Havalimanı. Bir kere körük yok bu limanda. Sizi otobüslerle alıp kullanacağınız terminale götürüyorlar; Doha'da iniyorsanız ayrı transfer yapacaksanız ayrı terminaller var. Sonra diğer uçağınız için de yine otobüse bindiriliyorsunuz. Nitekim size uçağa binerken sarı bilet veriyorlar ve aktarma için de sarı terminalde inmeniz gerektiğini söylüyorlar; merak etmeyin zaten yanlış terminalde inmenize de izin vermiyorlar. Uçaktan inip yeni terminal binasına ulaşıp ikinci uçuş için kapıya varmanız hepi topu yarım saat sürüyor. Etrafta yapacak bir şey, gezecek bir yer yok. Neyse ki aktarmamız 2 saatti de minimum can sıkıntısıyla atlattık Doha duraklamasını.

Sonuç olarak ben kendilerinden pek memnun kaldım. Umarım sonraki seyahatlerde de birlikte oluruz.

16.09.2012

noktalı virgülü bulamadım idare edin


Eylül ayının da sevilebilir yanları olduğunu galiba üniversitenin ilk yılında fark ettim. O sene ekime kadar boştum ve aylak geçen günler etrafta olan biteni daha iyi algılamayı sağlıyor şüphesiz. Havanın o serin hali, yaprakların sararmaya başlaması, kısalan günler, evlere çekilen insanlar...

Bu sene de eylül geldi. Şu an dışarıda kuvvetli bir rüzgar ağaçları sallıyor. Bakarsın yağmur da yağar. Mümkün olduğunca tadını çıkarmalı. Unutmadan, haftaya Bodrum'a gidiyorum bir de.

Lao yazılarını yüklemem lazım buraya ama içimden yazmak gelmiyor. Zaten blogla da eskisi gibi değil ilişkim malum. Döndüğümden beri uğraştığım şeyler yoruyor beni. Zaten gezegendeki gidişatın kötüye gittiğini düşündüğüm bir dönemdeyim. İyi gelen tek şey hayali Belgrad seyahatimi planlamak. Ama söz haftaya yazacağım Bangkok güncellemesini. Belki okuyan çıkar.

5.09.2012

sayo naga

Dönen pervanenin gürültüsüne alıştıktan sonra esinti büyük bir huzur veriyor. Aksi takdirde Mekong'dan gelen nem ve sinekler katlanılır gibi değil. Karşıda yemyeşil tepenin üzerinde duran sapsarı bir tapınak çok farklı bir yerde olduğumu bir kez daha hatırlatıyor. Sokaktan aynı pembeli kız pembe bisikletiyle kim bilir kaçıncı kez geçiyor. Manevra yeri tam balkonun karşısı, herhalde annesinden izin aldığı uç nokta burası.

Çevremdeki çoğu insanın bilmediği dünyanın bu noktasında huzurluyum bile denilebilir. Tek derdim akşam ne yiyeceğim. Sonraki derdim de sabah ne yiyeceğim olacak zaten. Evet hayat böyle bana güzel.

Buranın insanları usulca akan bir nehir kadar yavaş ve de sessizken ne talihsizliktir ki yaşadığım ülkenin insanları o derece sesli. Ve benim de döneceğim yer ne yazık ki orası.

Keşke Corto gibi sadece gitmiş olmak için gidebilseydim ve de gideceğim yer oralar olsaydı. Sabah uyandığım hayata da şimdi içinde bulunduğum ortama da küfrediyorum. Tek yapabildiğim fotoğraflara bakıp iç geçirmek...

2.09.2012

mümkün mü artık dönmek?


Seyahatin özeti yukarıda. Yoksul ama güzeller güzeli sakin Laos'dan dönüşte gene sakallar kesildi gene işe dönüldü. Saçma sapan yiyeceklere tonla para saçılıyor, insanlar sinir bozucu. Ve bir de biz yokken eve hırsız girmiş. Kendime gelince yazarım oraları.